İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

74 ncü Yıl (11.11.2012)

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 74 ncü yıl dönümü idi Cumartesi günü. İlçemizde de diğer törenlerimizde olduğu gibi anmış olmak için andık atayı. Görev yine öğrencilerde idi. Neyse ki her okul kendisi ayrı tören düzenledi. Salonda kim vardı öğrenciler, Okul müdürleri , Daire müdürleri, Siyasi parti ilçe teşkilatları ve benim gibi 3-4 adet vatandaş.  Yapılanlar Tabii ki benim eleştiri konum olamaz. Çocuklarımız gençlerimiz ne yaptılarsa güzel yapmışlardır. Yalnız masa başı görevlisi öğretmenimiz bizim törenleri kutlamış olmak için kutladığımız gibi Kravatı takmış olmak için takmış. O kadar insanın karşısında öyle oturmamalıydı. Anadolu Lisesi gibi güzide bir okulumuza yakışmadı bence.

Neyse benim esas konum bu değil. Atamız öleli 74 yıl olmuş, cumhuriyet kurulalı 89 yıl olmuş Onlar o kadar kısa bir sürede neler yapmışlar, neler söylemişler biz bu güne kadar ne yapmışız ve ne yapıyoruz.

Viyana kapılarına kadar dayanmış, ortadoğuyu tam kaplamış,  Afrikaya kadar uzanmış bir imparatorluk işgal edilmiş ve yıkılmak üzere Anadolunun dörtbir yanından girmiş yabancı ülkeler. Bu anda Mustafa Kemal paşa önderliğinde toplanıyor Anadolu halkı önce bir meclis kuruyor, canının son damlasına kadar savaşıyor ve ülkemizi kurtarıyor. Tabii 29 ekim 1923 cumhuriyet ilan ediliyor.

Bu arada 74 ncü ölüm yıldönümünde Atama sesleniyorum;

Sen– Cumhuriyeti İlan etmeden önce “istiklal savaşımızı kazandık şimdi istikbal savaşımızı kazanmalıyız” diyerek  17.şubat-04.mart 1923 tarihleri arasında İzmir İktisat kongresini topladın. Anadoludan ticaret ve sanayi ile iştigal eden 2000 kişi çağırdın ama 1135 kişi gelebildi. Bu kongre şu ana kadar dünyada başarılı olmuş ten iktisat kongresi. Orada alınan çok kararlar var ama en önemli ikisi dikkatimi çekti. Birincisi yerli malı kullanılması ve yerli sermayenin güçlenmesi. İkincisi özel teşebbüsün yetişemediği yerlerde Devletin bu işi üstlenmesi.

Biz ne yapıyoruz atam– Malların yabancı markalı olanlarını seçiyoruz, Yabancı sermayeyi devamlı Türkiye ye davet ediyoruz, Özel teşebbüs herşeyi yapmaya başlamasına rağmen o günün şartlarında büyük amaçlarla kurduğunuz KiT ler Devletin sırtında bir kambur haline geliyor ama satılmasına karşı çıkıyoruz. 

Siz- Cumhuriyetin onuncu yılında bir marş yaratıyoruz.

Biz- Hala o marşla öğünüyoruz. Yani 79 yıldır yatıyoruz be atam.

Sen- Büyük Nutku’nun bir bölümünde “Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.” Diyorsun.

Biz- Milli Kültürümüzü nasıl yok ederiz diye uğraşıyoruz.

Sen- Her konuşmanda Büyük Türk Milleti diye hitap ederdin. Her defasında Türklüğü öne çıkarırdın.

Biz- Şimdi biz Türk yerine Türkiye Halkı yaratmaya çalışıyoruz.

Sen- Bir söyleşinde İslam dini ile ilgili “Bizim dinimiz en makul ve doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir.  Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.”  Senki Cuma namazında  minberden cuma günü cemaata hutbe okuyan ilk ve tek cumhurbaşkanısın. (7 şubat 1923 Paşa camii Balıkesir. )

Biz- Bu günlerde durum ne. Bir kesim seni neredeyse dinsiz ilan edecek, bir kesim ise seni çok seviyor ama görünüyor ama islam denince fırttırıyor. Yani emin ellerde değilsin. Benim naçizane iki kesimlere tavsiyem Atamızın Balıkesir Hutbesini okumaları.  

Sen- Her platformda Ülkeyi Gençlere emanet ediyor ve Gençlere üretmeyi ve düşünmeyi tavsiye ediyorsun.

Biz- Üreten ve düşünen bir gençlik yerine test çözen bir gençlik yetiştiriyoruz.

Gençliğe hitabendeİstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.” Diyor ve bu durumda gençlere sonuç olarak şöyle diyorsun;

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyorsun. Ama o asıl kandan da bir eser kalmamak üzere be atam.