İnci (Gül) KAUR
1945 Finike Doğumlu olan İnci (Gül) Kaur, Baba adı Osman, Anne adı Münire’ dir. İnci (Gül) Kaur İlkokul mezunudur. Nüfus kayıtlarında İnci olan ismi Halk arasında Gül’dür. Yani bizim Gül ablamız.
Çetin KAUR
01.08.1936 tarihinde Antalya’da doğdu. Beş yıllık ilköğreniminin ilk üç yılını, Antalya Merkez Cumhuriyet İlkokulunda, kalan iki yılını da Antalya Gazi Mustafa Kemal İlkokulunda tamamladı. Lise tahsilini Antalya Lisesinde 1954-1955 Eğitim Öğretim yılı sonunda tamamladı. 1955 senesinde, İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka İnşaat Bölümünü kazandı. Burada dört yıllık Üniversite tahsilini tamamladı.
Kars Sarıkamış’ta on sekiz aylık vatani görevini yaptı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Hidrolik ve Statik Bölümlerinde bir yıl ihtisas yaptı. İhtisasını tamamladıktan sonra inşaat müteahhitliği ve mühendislik hizmetlerinde on yıl çalıştı.5-6 yıl Proje mühendisliği yaptı.
Daha sonraki yıllarda; çiftçilik çalışmalarına başlayan Kaur ailesi kendilerinde bir uhde olarak yer alan eğitime hizmet etme duyarlılığından dolayı, 1997-1998 yılında Antalya Valiliği ile yapılan protokol maddeleri gereğince, Gül Hanım ile Çetin Beyin kendi adını taşıyan Antalya- Kumluca Gül-Çetin Kaur Lisesini yeniden yaparak eğitim camiamıza kazandırdılar. Daha sonra yetersiz kalan okula bir ek bina yaparak okulu 30 derslikli bir okul haline getirdiler.
Halen ikamet ettikleri Kumluca’nın Kavak Köyü’nde eğitim-öğretim veren, beş derslikli Kavak Köyü İlkokulu’nun bahçesine altı derslikli 2.nci bir bina yaparak Antalya Valiliği ile yapılan protokol gereğince; Kavak Köyü İlkokulu’nun adını, kayınvalidesi ve kayınpederi adına Münire Osman Alkan İlköğretim Okulu olarak değiştirerek eğitim camiasına kazandırdılar.
Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Hayırda Yarışanlar Kitaplar serisinde Çetin Kaur ile yapılan Röportaj şöyledir;
Antalya’nın tarım ambarlarından biri olan Kumluca’dayız. Kendi isimlerini taşıyan Gül- Çetin Kaur çiftinin yaptırdığı lisenin yapılış ve eğitime başlama öyküsünü de Çetin Kaur’dan öğreneceğiz. Çetin Kaur ‘un yanına gitmeden önce Kumluca Milli Eğitim Şube Müdürü Mehmet Çırkan’dan lise hakkında biraz bilgi ediniyor, bu bilgiler ışığında hayırsever Çetin Kaur ile görüşmek için yola koyuluyoruz. Çetin Kaur’a ait sera yapım atölyesine gidiyoruz. Güneşin içeriyi yarım aydınlattığı bir çalışma ortamında hareketlerinden yaşlı olabileceğini düşündüğümüz harıl harıl çalışan biri gözümüze ilişiyor. Çetin amca olabileceğini düşünüyoruz. O çalışırken biz bürosuna girip bekliyoruz. Tahminimiz doğru çıkıyor. Bir süre sonra yanımıza geldiğinde elma yanaklı, çalışma aşkı hala sönmemiş bir insanla karşılaşmış olmak bizi hem heyecanlandırıyor hem de mutlu ediyor.
Merhaba Çetin Bey, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben aslen Giritliyim. 1936 yılında Antalya’da doğdum. İlk ve ortaöğretimimi Antalya’da tamamladım. Lisede okurken milli piyango bize vurdu ve okul 4 yıla çıkartıldı. Fazladan bir sene daha okuduk; ama şikâyetçi değilim. Bunun avantajlarını gördüm, (gülüyor.) İstanbul’da Maçka Teknik Okulu’nda İnşaat Mühendisliği’ni bitirip, Yıldız Teknik Okulu’nda Hidrolik Bölümü’nde de mastır yaptım. Mezun olduktan sonra bir süre özel sektörde şantiye şefliği, Alakır Barajı’nda kontrol mühendisi olarak çalıştım. Yedi sene Antalya’da müteahhitlik yaptım. Eşimin arazileri sebebiyle Kumluca’da çiftçilik yapmaya başladık. Çiftçiliğe adapte olduk.( Yine gülüyor.)
Okul yaptırmaya ne zaman karar verdiniz?
Yokluklar içinde, altı delik ayakkabılar ile okula gitmenin ne demek olduğunu bilirim ve hiç unutmam. Daha o yıllarımda bir gün okul yaptırmayı kafama koymuştum. Şimdi hayalimi gerçekleştirmiş olmanın hazzını yaşıyorum. Okula giderken ayakkabılarımın altı delikti, çoğu zaman yağmur suyu alırdı. Pantolonumuz yamalı olurdu. Okul yaptırmak liseden beri aklımdaydı, kararlıydım. Öğrenciyken okumanın, öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu anlamıştım. Okumanın faydası sayesinde cemiyet içinde insanlara faydalı olmak muazzam bir duygu, bunu inkâr edemeyiz. Biz eskiden öğretmenlerimize karşı çok saygılıydık. Onlardan çok şey de öğrendik. Hepsiyle bir anımız var. Antalya Lisesinde Osman Bakır adında İngiltere’de Manchester’da okumuş bir İngilizce öğretenimiz vardı. Aynı zamanda müdür yardımcımızdı. Biz ona “Kırbıyık Osman Bey” derdik. İngilizce bilgimin ilerlemesinin yegâne sebebi işte o öğretmenimdir. (Gözleri ışıl ışıl oluyor.) Samimi konuşalım. Uzun zaman ilme gereken önemin verilmemesinden dolayı bu millet çok cahil kaldı. Devletimizin imkânları da zaten belli. Allah ondan razı olsun gani gani rahmet eylesin. Şükranlarımı hiçbir zaman eksik etmediğim bir zat-ı muhterem olan
Kemal Atatürk, hepimizin atası, elimizden tuttu bizi bu günlere ulaştirdı. Ben de ona olan saygımı ve sevgimi de unutmadan onun gösterdiği yolda ilerlemek için eğitime katkı yapmaya karar verdim. O günkü şartlarda imkânlarımız dâhilinde 1997 yılında on bir ay içerisinde eşim ve benim adımı taşıyan Kumluca Gül- Çetin Kaur Lisesini yaptirdık. Eskiden çocuğunu okutan, liseden mezun olan öğrenci azdı, okumaya talep yoktu. İnsanlarda iki dönüm tarlası varsa oğlumu kızı çalıştirırım fikri vardı; ama bu düşünce şimdilerde az aldı.
Eğitim camiasına başka ne gibi hizmetleriniz oldu?
Zaman zaman üzerime vazife olduğuna inandığım her yerde olmak için koşuşturuyorum. Kayınpederimin Kumluca’nın Kavak Köyü’nde yaptirdığı Münire – Osman Alkan İlköğretim Okulu’nu da restore ettirip daha sonra ek 12 derslik yaptirdım. 1997 yılında kendimin ve eşimin ismini taşıyan 20 derslikli Kumluca Gül- Çetin Kaur Lisesi’ne 16 derslik daha yaptirarak okulun kapasitesini artirdık.
İhtiyacı olan çocuklara yardım ediyor musunuz?
Zaman zaman maddi durumları iyi olmayan öğrencilere de yardım elini uzatiyoruz. (Gülerek)
“Şimdi bu okullarda okuyan çocukların ellerine altin bilezik verdik ya…” Canım elimizden geldiğince okulumuzda okuyan maddi durumu kötü öğrencilere yardım ediyoruz.
Sizin bu erdemli davranışınızdan sonra sizden etkilenip de okul yaptıran tanıdıklarınız oldu mu?
Kumluca gibi yerlerde bu tür davranışlar çevredekilere de örnek oluyor. Eğitime katkının ülke kalkınmasında çok önemli bir yere sahip olduğuna inanıyorum. Benden sonra Ahmet Avcıoğlu, Maksut Yazıcı, Ali Abacı ve üç dört kişi daha bu kervana dâhil oldu. (Haklı bir gururla anlatiyor.)
Okulu yaptırırken ailenizden ne gibi destekler gördünüz?
Çok büyük destekler gördüm. Mimarlık yapan kızım Huriye Uslu okulun projesini hazırladı. (Kızıyla gurur duyuyor.) Damadım Ufuk da inşaat mühendisidir. O da yardım etti. Anlayacağınız okulumuzu mühendis ve mimarlardan oluşan bir heyetle tatlı bir çalışma temposuyla tamamladık. (Gülüyoruz.)
Okul inşaatının ilk dönemleriyle ilgili anılarınız var mı?
İnşaata her gün gidip kontrol ediyor, beton sulamasını da kendim yapıyordum. Çocuklar bir an evvel okula başlasın istiyordum. Aralık’ta şiddetli bir yağmur yağdı ve eski okulda sınıfların tepelerinden yağmur akıyordu. Bu durum beni çok üzdü. O yüzden inşaatın bir an önce bitirilip öğrencileri o sıkıntıdan kurtarmak gereğini hissettim ve hızla okulun yapımını bitirdik.
Peki, ileriye dönük bir okul projeniz var mı?
Bu yaptiğımız yeterli değil. İnsan hayatta her şeyi yapmaya heves eder. Hele böyle şeylerin duygusu bambaşka. Şu an için yeni bir okul yaptirmak zor; ama imkânımız olursa eşimle birlikte gene bir okul yapmayı düşünürüz. Bol paramız yok ki. Eskiden her şey ucuzdu. Şimdi öyle değil ki, demirin kilosu on misli pahalandı. Her şeyin başlangıcını okumak olarak teşekkür ederiz.