Ülkemizde İş sağlığı ve iş güvenliği Sosyal Güvenlik politika ve sistemleri, ekonomik, sosyal ve siyasal yapı ve koşullara göre oluşmuştur. Bu bağlamda, Cumhuriyetten önceki dönemde sosyal güvenlik din, ahlak ve gelenek kuralları üzerine kurulmuş olan Ahilik, Loncalar ve vakıflar vasıtasıyla sağlanmaya çalışılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde işçilerle ilgili ilk özel tedbirler, Ereğli Kömür Bölgesi ile
sınırlı olmak üzere ve esasen kömür üretimini arttırmak amacıyla çıkarılan 186 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesidir. Bu Nizamname ve 1869 tarihli Maadin Nizamnamesi ile işçilerin dinlenme ve tatil zamanları, çalışma saatleri, ücretleri ve ücretlerin ödeme biçimi, barınma ve iş kazalarına karşı koruyucu önlemler, madenlerde bir doktor ve ilaçların bulundurulması, kaza halinde durumun derhal o yerdeki memura ya da maden mühendisine bildirilmesi, iş kazasına uğrayan işçilere ve ölümleri halinde ailelerine mahkemece kararlaştırılacak bir tazminat ve yardım parası verilmesi şeklinde getirilen hükümler, sosyal hayatı düzenleyen ilk belgeler ve çalışmalar olması bakımından önemlidir.
Cumhuriyet döneminde çıkarılan bir çok kanunun içinde yer alan konu yönetmeliklerle idare edilmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Bu konuyu teker teker yazmak sayfalara sığmaz onun için ben önümüze bakma açısından bu önemli konuyu bu günkü geldiği konumda mükellefin her işine koşan (esas işi hariç) muhasebeci mesleğinin mensubu olarak biraz incelemek ve işveren ve işçilerimize bazı bilgiler vermek istiyorum.
Yukarıda açıkladığım gibi bu güne kadar çeşitli kanunlar içinde ve Yönetmeliklerle idare edilen İş sağlığı ve İş Güvenliği konusu 22.06.2012 Tarihinde kabul edilen, 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı resmi gazetede yayınlanan 6331 sayılı sayılı kanun ile artık tek elden ve bir kanun ile idare edilmeye başlanmıştır. Bu kanuna göre çıkarılan önlemlerin ve yaptırımların bir kısmı yayımı tarihinde, bir kısmı ise 1- 2 yıl sonra yürürlüğe girecektir.
Kanunu tek tek burada yazma imkanımız yok. Ben burada İşverenlerimizin bu kanun ile çok sorumluluk altına girdiğini düşünüyorum. Peki bu konuda işverenlerimizin bilgi ve bilgilendirilme düzeyi nedir. Bence sıfır. Bünyesinde sosyal güvenlik birimi bulunduran büyük firmalar takip ediyordur ama Küçük yerlerde bu işin yapılmadığını görüyorum. İşverenlerimiz bu konunun varlığından ancak başlarına bir kaza gelince ve mahkemelik olunca haberleri olur.
Bu konudaki devam eden bilgilendirme çalışmalarını hangi kuruluş tarafından yapılıyor şu anda Mali Müşavirler Odaları tarafından yapılıyor. Bu konuda İşverenin işini takip etmek Mali Müşavirin Görevimi? Hayır. Mali Müşavirin Mükelleflerine ne hizmet vereceği 3568 sayılı kanun ile belirlenmiştir. Ama Mali müşavir mükellefin her şeyidir. Mükellef yanında da her şeyi yapacağı bilinir ama asıl görevinin ne olduğu bilinmez.
Tabii burada merak ettiğim bir konu var; İşverenlerin bağlı olduğu meslek odalarının görevi nedir. Sadece üyeden aidat almak mı. Bence hayır diyorum. Meslek kuruluşları bu konularda çalışmalar yapmalı ve üyelerini bilgilendirmelidir. Şu ana kadar İlçemizde ve yakın çevremizde böyle bir çalışma görmedim. Bir an önce bu çalışmalar başlamalı ve işverenler bilgilendirilmelidir.
Sağlıklı ve kazasız bir iş yaşamı dileği ile,