Turgay DAŞDEMİR; Kars 1959
doğumluyum, Trabzon Erkek İlk öğretmen
okulundan sonra Kars Dede Korkut Eğitim
Enstitüsünden mezun oldum. 1978-1979
Eğitim öğretim yılında ilk defa Bilgisayar
kurası ile 40.000 tane öğretmen atandı.
Bende Kars Milli Eğitim Müdürlüğündeki
atama listesine baktığımda. Tayinimin
Antalya İli Kumluca İlçesi Karacaağaç /
Ballık İlkokuluna çıktığını gördüm.
Oradaki bazı kişilerin benim tayinimin Antalya’ ya çıkmasından dolayı çok şanslı olduğumu söylediklerini duydum. Bende kendi kendime Karacaağaç köyünün çok büyük bir köy olduğunu ve bu köyünde bir mahallesinde öğretmenlik yapacağımı hayal ediyordum. Çünkü Kars ta benim kendi köyüm 2000 nüfuslu toplu bir köydü ve en az 10-15 tane öğretmen görev yapıyordu.
3 Kasım 1979 da Kars ‘ tan Erzurum’ a oradan da direk bir otobüs ile Antalya’ ya
geldim. 4 Kasım günü saat 15.00 sıralarında Kumluca’ ya indim. İlköğretim müdürlüğünü
sordum o zaman İlköğretim Müdürlüğü şimdi binası yıkılmış bulunan Atatürk İlköğretim
Okulunun 2. Katında bir odada bulunuyordu. İlköğretim Müdürlüğünün kâtipler odasına
girdim, kâtipler Kemal TÜMEN ve Mehmet SOYKAN ile tanıştım, daha sonra odaya
İlköğretim Müdürü Ramazan ŞAHİN geldi, onunla da tanıştıktan sonra bana Karacaağaç
Köyü Ballık İlkokuluna nasıl gitmem gerektiğini tarif ettiler.
Şimdiki Temel Eğitim Mahallesine dolmuşların yolcu aldıkları yerin olduğu yerdeki
Çarşım Alış Veriş Merkezinin yerinde Boyacının kahvesi diye bir yer vardı, o kahveye
gitmemi ve Ballığa gitmem için oradaki köylülerin bana yardım edebileceklerini söylediler.
Boyacının kahvesi zemini toprak olan tahta masa ve sandalyelerin bulunduğu orada
bulunan sandalyelerin zor düz durabildikleri zemini oldukça bozuk bir kahve idi. Elimde
Kars’ tan getirdiğim şeker çuvalına koymuş bulunduğum içinde bir yorgan ile bir yastığım
bulunan bir çuval vardı. İlköğretim Müdürlüğünden ayrılıp Boyacının kahvesine vardım,
Kahvede 2-3 masada oturup çay içen vatandaşlar vardı. Durumumu anlattım Karacaağaç
Köyü Ballık Mahallesine öğretmen olarak atandığımı söyledim, Sağ olsunlar benimle
ilgilendiler, Ballığa ev yaptırmakta olan Kesimci Hasan Amcanın oğlu Ramazan ağabeyinin
az sonra traktör ile oraya kum götüreceğini ve benimde bu kum traktörünün üzerine
binerek gidebileceğimi söylediler.
Bir müddet bekledikten sonra kum yüklü traktör geldi, Traktörü Semerci Necati amcanın oğlu Rafet kullanıyordu hemen yanında Eniştesi Kesimci Ramazan abi vardı. Bende kumların üzerine çıktım ve birde yine Ballık Mahallesinden Yusuf Karakoyunlu amca bindi. Saat Beş buçuk altı arasıydı yola çıktık. Traktör yolculuğu kum yüklü olmasından dolayı gayet rahattı, Ancak Temel Eğitim yolundan Sarıcasu Köyüne doğru gittiğimizde yavaş yavaş üşümeye başladım Havada kararıyordu ve yağmur yağacak şekilde bozuktu.
Sarıcasu köyünü geçtikten sonra Havanın kararması, soğuması ve ormanın
derinliklerine doğru ilerlememizden dolayı içimde bir yalnızlık ve gariplik hissi oluştu.
Belki de ilk yolculuğum olmasından olacak ki o yol bana çok çok uzak gelmişti. Normalde
belki gittiğimiz yer 30-35 Kilometrelik yoldu ama yaklaşık 2 Saat dolayında sürdüğünü
hatırlayabiliyorum. Saat akşam 8 dolayında Ramazan abi gilin Ballıktaki evine vardık. Gece
orada kaldım.
Ertesi gün sabah kalktığımda çok müthiş bir yağmur vardı. Dışarı bile çıkamadık.
O günde orada kaldım. Bir ertesi gün beni okulun anahtarı, mühürü ve evrakları Aza
Mehmet Karakoyunlu da dır diye Mehmet ağabeyinin evine götürdüler. Bu arada
yağmurda kesilmişti. Onunla birlikte Mahallelinin Kızılöğür dedikleri yerdeki camiye
gittik caminin okul olduğunu ve çocukların burada eğitim öğretimlerini sürdürdüklerini
söylediler. Benden önce İbrahim isimli bir öğretmen çalışmış ancak bu öğretmen
arkadaşın zamanında okul olarak kullandıkları yer Karakoyunlu Ahmet amcanın evi
imiş. Cami yaklaşık 40 Metrekare büyüklüğünde bir yerdi. 5 sınıftan da öğrenci vardı
toplam öğrenci adedi 25-30 dolayında idi. Caminin çevresinde sadece Ramazan Dursun
ağabeyinin evi vardı. Bir tarafında da mezarlık vardı. Köyde benim kalacak yerim yoktu
köylülerin yardımı ile Caminin içerisinde 2×3 ebadında yaklaşık 6 metrekarelik bir yer
bölerek bana kalacak yer yaptık. O zamanlarda da Kumluca’nın pazarının Cuma günü
olmasından dolayı, Perşembe gününden bazen Kumluca’ ya gelen traktörler ile bazen de
Cuma günleri yürüyerek Kumluca’ ya pazara gelir Cuma günü akşamları da aynı şekilde
köye geri dönerdim. Yiyecek olarak köylülerimden yumurta alırdım, ayrıca pazardan hazır
çorbalar ve günde bir ekmek kullanılacak şekilde 7-8 tane Pazar ekmeği alırdım. Ekmekleri
yerken ilk 1-2 gün problem olmazdı ama son ekmek benzetmesi yanlış olmasın tahta
parçası gibi olurdu, bir insana vuracak olsan zarar verecek seviyeye gelirdi. Ancak küçük
tüpte su kaynatıp suyun buharında bir müddet beklettikten sonra yenilebiliyordu.
Bu arada unutamadığım bir anım da var; Yine bir Cuma günü Kumluca’ ya pazara
inmiştim. Pişirmek üzere hazır çorba alacaktım. O zamanda Şu anda Kumluca pazarının
kuzey tarafındaki köprünün üzerinde Halil BENLİ amcanın zirai ilaç ve tohum satış dükkânı
vardı. Dışarıdan Onun vitrinindeki ve tezgâhının arkasındaki paketleri görünce onları
hazır çorba paketi sandım. Hemen kapıdan içeri girdim, amcacığım ben hazır çorbalardan
alacaktım demeye kalmadan rahmetli Halil amca “oğlum burası zirai ilaç dükkânı” deyince
utana kızara oradan uzaklaştım. Kendim Kars’ ta şehrin içerisinde yaşıyordum, demek
ki insan ıssız yerlerde uzun süre kaldığı zaman bazı şeylere dikkat edemiyor zirai ilaç
dükkânından hazır çorba sorabiliyor.
1980 yılının ocak ayında yanıma Bolu Düzce den Ahmet GÖSTERİŞLİ isimli bir
öğretmen arkadaş daha atanıp geldi. O da benimle birlikte caminin içerisindeki odada
kalıyordu. O zorluklara ancak 20 gün dayanabildi. Psikolojisi bozuldu, O Antalya’ ya tayin
olduğu için geldiğini belirtiyordu. Zannedersem Karacaağaç Ballık İlkokulunu Antalya da ki
Namık Kemal İlköğretim Okulu sanıyormuş. Sonra ocak ayının 20 sinde 10 gün rapor aldı,
memleketine gitti ve şubat dönüşünde istifa ederek öğretmenliği bıraktı. Mart ayında
Kaş Karadağ köyünden Erol ÇIRAK isminde bir öğretmen arkadaş atandı. Onunla yaklaşık
bir ay çalıştıktan sonra, bir gün Kumluca’ ya inip İlköğretim Müdürlüğüne uğradığımda
İlköğretim Müdürü Ramazan ŞAHİN bana Güzören Köyü Karaşar Mahallesine bir okul
açacaklarını ve oraya gitmek isteyip istemediğimi sordu. Bende gidebileceğimi söyledim
ve 1980 Yılı nisan ayının sonunda Güzören Köyü Karaşar Mahallesine ilk defa açılan
Karaşar İlkokulunda göreve başladım.
Ben Karacaağaç Köyü Ballık Mahallesinden ayrıldıktan sonra Kesimci Hasan amca
gilin evinin olduğu bölgeye 1 derslikli yeni bir okul yapıldı.
Güzören Köyü Karaşar Mahallesindeki okulum Çalgıcı Tahir amcanın evi dedikleri altı
ahır üstü ikamet edilen bir evdi. En büyük odasını derslik yapmıştım ve 25 dolayında yine
her sınıftan (1 den 5 e kadar) öğrencim vardı. Köylülerimle işbirliği yaparak kendimiz 13-
14 tane öğrenci sırası çaktık. Ve ben oradan ayrıldığım 1982 yılına kadar onları kullandık.
O okulda da odanın birisinde yatıp kalkıyordum. Ve çoğu zaman yemeklerimi köylülerimin
evlerinde yiyordum, zaman zamanda onların evinde yatılı misafir olarak kalıyordum.
Mesleğimin 2 yılını Güzören Köyü Karaşar mahallesinde tamamladıktan sonra 1982 yılında
asker dönüşü Beykonak köyü Eresiller Mahallesindeki ilkokulda göreve başladım. Aynı
şekilde ben Güzören Köyü Karaşar Mahallesinden ayrıldıktan sonra oraya da 1 derslikli
yeni bir okul yapıldı.
Kendimi şanslı hissediyorum İlk görev yerim Kumluca’dır ve hala Kumluca ‘ da görev
yapmaktayım.