Kumluca Belediyesi öncülüğünde Tahtalıya yürüyoruz.
Tarih 25.08.2005
Buluşma yeri: Cumhuriyet meydanı Başak pastanesi.
Buluşma saati: Sabah saat 6 ve akabinde Minibüslerle hareket.
Yukarıda belirttiğim gibi Sabah erken saatte Başak Pastanesinde buluştuk. Çok fazla beklemeden Hemen vasıtalara binerek Karagöl yaylasının yolunu tuttuk. Karagölden sonra Cel yaylası ve Üçoluk yaylalarını geçerek sedir ağaçlarının derinliğine doğru ormana girdik. Çok ıssız bir yerdi.
Orman Sedir ve Ardıç karışımı bir ormandı. Belli bir süre vasıtalarla gittikten sonra vasıtalardan indik. 40-50 civarında katılımcı var. Aramızda Ankara’dan da misafirlerimiz var. Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya Önderliğinde Ormanın derinliklerine doğru ilerliyoruz.
Bir haftanın yorgun şehir hayatından böyle ıssız ve temiz bir hava ile buluşmanın ne demek olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. Ormanda bir müddet yürüdükten sonda ormanın bitimi ve kır alana vardık. Orada bir mola verdik. Sohbetler, şakalar gırla.
Hareket zamanı geldi. Ama işin zor tarafı burada idi. Orman yok, dik bir yokuş, arazi taşlık ve kayalık. Tabii ormanda giderken güneşle fazla ilişkimiz yoktu. Burada güneş ve sıcaktayız. Tahtalı zirvesinde yapımı devam eden Teleferik inşaatı için bir kepçe kendisine yolak açarak yukarıya gitmiş. O yoldan yürümeye çalışıyoruz. Ama orası da çok kayalık.
Sırta doğru gittikçe gurup yavaş yavaş dağılmaya başladı. Tabii bu anda benim nerede olduğumu tahmin ediyorsunuzdur. Ben en gerideyim. Bana yardımcı olup, benimle birlikte yürüyen iki kuzenle birlikte. İsmail ve İlyas Değirmenci kuzenler benimle birlikte yürüyorlardı.
Fotoğraf çekme işini bırakmıştım. Zaten ağır yürüyorum, birde fotoğraf çekersem zaman kaybı çok olacak diye fotoğraf işini İlyas’a bıraktım. Epey yürüdükten sonra dik kısmı aşmıştık. Artık kalan yol biraz daha kolaydı. Bu arada önden gidenlerde zirveye ulaşmıştı. Biz daha yarım saat yürümemiz lazımdı ben İsmail ve İlyas’a beni beklemen, arkadaşlar şimdi döner, sizde onlara yetişin dedim. Onlarda gitti ben onlara yetişme şansım yoktu.
Güneşin bağrında harika esen yelde biraz yatıp dinleneyim dedim. Ama senmisin yatan. O koca koca karıncaların istilasına uğradım. O güzel havayı bir türlü aldırmadılar bana. Keşke yola devam etseydim. Önden gidenler yemek molasını zirvede vermişlerdi. Onun içinde biraz fazla kaldılar zirvede. Bende karıncalar rahat vermese de o havanın güzelliğinde epeyce dinlendim.
Dönüş zamanı gelince Arkadaşlarla tekrar buluştuk. Dönüş yolu biraz daha zordu. Yol hem taşlık hem de dik inişti. Onun için dik aşağı yürümek zordu ama yine de kalabalığın arasında fazla belli olmadan dönüşte indik ardıç ağaçlarının arasına. Orası daha bir güzeldi. Yukarıdaki taşlık ve kayalık ağaçsız yoldan bir ormanlığa iniyorsunuz.
O ormanlıkta insanlar dağınık bir vaziyette adeta kayboldular. Ben yine en geride. Arkadaşlarımda dönüşte yine aynı İsmail ve İlyas değirmenci. Minibüslerin bizi bıraktığı yere geldiğimizde arabalarımız bizi bekliyordu. Yine aynı güzergahı kullanarak geldik Kumluca’ya. Vakitte Akşam olmuştu. Biraz yorulduk ama değdi o tabiata, Değdi o havaya.
Bir Başka gezide buluşmak üzere.